Ayancık Evde Masaj Hizmetleri – Masör Ece

Ayancık Evde Masaj Hizmetleri – Masör Ece

Ayancık Evde Masaj yazım öylesine kargacık burgacıktı ki, düzeltebilmek için, özel ders bile aldırdılar ama, yine kâr etmedi. Harita yapmaya kalkıp, bir nehri çizmeye yahut bir ülkenin sınırlarını belirlemeye giriştiğim zaman, tüm dağlarla ovalar, bütün ülkeler birbirine karışıyor, işin içinden çıkılmaz bir hal alıyordu. Bu huyum tüm ömrümce sürdü gitti. El hüneri isteyen tüm işleri çorbaya çeviriyor; inceden inceye uğraşmayı gerektiren, titizlik isteyen işleri ise hiç beceremiyordum

Ayancık Evde Masaj.  yetersizliklerimi fark etmek, pek hoşuma gidiyor sayılmazdı. Her mevzuda ben en üstün olmak isterdim. Ama bu beceriksizliklerim, irademin atılımlarına ayak uyduramayacak kadar kök salmış, varlığıma işlemişlerdi. Kendi üzerimde düşünmeye başladığım anda, sonsuz bir gücüm bulunduğunu, ama bu gücün saçma ve gülünç kısıtlamalarla sınırlandırılmış bulunduğunu fark ettim. Ben uyuduğum vakit, dünya ortadan kayboluyordu.

Ayancık Evde Masaj

Ayancık Evde Masaj dünya, görülebilmek, keşfedilebilmek, anlaşılabilmek için bana muhtaçtı. Ben yoksam, dünya da yoktu. Büyük onurla, gururla yerine getireceğim bir ödev yüklenmiş gibiydim; ne var ki, benim yetersiz, olgunlaşmamış bedenimin bu büyük görevde bir yeri olacağını sanmıyor, tam tersine fizik gücümle işe karıştığım zaman, her şeyin altüst olduğunu görüyordum. Hiç kuşkusuz, herhangi bir müzik parçasını gerektiği şeklinde çalabilmek için, bir ifade gücü, bir duygu katmak gerekti. Madem ki benim beceriksiz parmaklarını, bırakın bir yorum getirmeyi, tellere doğru dürüst basmaktan acizdi, o vakit boş yere süre harcamak nedendi? Sürekli olarak belirli bir sınırda gelip tıkanacak olan, üstelik yaşam deliğimde pek de temel bir yer tutmayan birtakım kabiliyetleri geliştirmeye çabalamak nedendi? Böylesine büyük çabaların nihayetinde, böylesine bayağı neticelar almanın bir anlamı yoktu:

Oysa, öte taraftan, mükemmele ulaşmam için okumam, düşünmem ve bakmam yetiyordu, ingilizceden bir çeviri meydana getirdiğim süre, çevirdiğim cümledeki tek ve evrensel anlamı kavrıyordum. Onun ötesinde, ingilizceye özgü ses ve sözleri, ille de ingilizler şeklinde söyleyebilmeye çalışmanın aslabir anlamı ve sebebi yoktu benim için. Kendi kendime yüklediğim ödevin bir an önce gerçekleştirilme zorunluluğu, böylesi boş şeylerle zaman kaybetmeme engeldi.

Öğrenilmesi gereken o kadar çok şey vardı ki! Geçmişi yine canlandırmak beş kıtayı karış karış öğrenmek, dünyanın merkezine dek uzanmak, yıldızlan ve ayı kuşatmak zorundaydım. Sıkıcı ev ödevleri yapmak durumunda kaldığım zaman, tanrı vergisi yeteneklerimi nasıl da boşa harcamış olduğuma acırdım. Çok kıymetli dakikalarımı yitirdiğime inanırdım. Bu duygu bana bir çeşit kabahatluluk yükler ve bir an önce kurtulabilmek için, bu işleri sabır taşıma vurup, en kestirme yoldan bitirmeye çalışırdım. Herhangi bir müzik aracı çalmayı da, pek küçümsüyor, bunu salt gosteriş olarak yorumluyordum. Bir sonatın temel gerçeği, bence notaların arasında gizliydi.